Ana içeriğe atla

SEN GAZİ'Yİ TANIR MISIN?

 SEN GAZİ'Yİ TANIR MISIN? 

Sen Gazi'yi tanır mısın baba?

İhtiyar beni, saçma bir sual sormuşum gibi alaycı bir şekilde süzdü:

— Gazi’yi tanımayan var mı ki? dedi ve ilave etti:

— Ben görmedim ama, her hafta Hacı Bayram Veli Camii'nde cuma namazı kılarmış. Ta göbeğine kadar sakalları varmış. Melek gibi nur yüzlü, peygamber gibi mübarek bir ihtiyarmış!...

Gülmemi güç tutarak, Atatürk'ün sakalsız ve genç yüzüne baktım. O, kaşlarını kaldırarak kendini tanıtmamamı emretti. Dışarı çıktığımız zaman da güldü ve:

— Varsın, dedi, o da öyle bilsin. Hakikati öğrenmek bel ki biçarenin hayalini yıkar, onun hayalindeki şirin sakallıyı öldürtüp de sevgisini kaybetmekte ne mana var?..."

Niyazi Ahmet BANOĞLU

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sığırtmaç Mustafa

Yalova'da tanıyıp himayesine aldığı sığırtmaç Mustafa ile öğretmeni İle birlikte Dolmabahçe Sarayının önünde. (19 Eylül 1930) SIĞIRTMAÇ MUSTAFA'NIN HİKAYESİ Atatürk'ün 1929 yılında tanışarak himayesine alıp okuttuğu Sığırtmaç Mustafa (Demir) 1941 yılında subay oldu. 1960 yılının kasım ayında sağlık gerekçesiyle emekli olup Yalova'ya yerleşti ve emeklilik yaşamını sürdürürken 15 Ocak 1987'de yaşamını yitirdi. - Yalova  Atatürk tarafından 1929 yılında himaye altına alınıp okutulan Yalova'lı Sığırtmaç Mustafa, Mustafa Kemal Atatürk'le karşılaşmasını bir gazeteciye şöyle anlatmıştır: Sığırtmaç Mustafa Atatürk tarafından 1929 yılında himaye altına alınıp okutulan Yalova'lı Sığırtmaç Mustafa Mustafa Kemal Atatürk'le karşılaşmasını bir gazeteciye şöyle anlatmıştır: "O zaman daha sekiz yaşında idim. 1929 yılının yaz ayları içinde (16 Eylül) bir gündü... Sığırları otlata otlata çiftliğe geliyordum. Derken, uzakta yirmi kadar atlı...

Atatürk ve Annesi

Bu ana, oğluna daha beşik çocuğu iken, vatan ve millet sevgisini telkin eden ninnilerden başlamış, Onu her çağında aynı akidelerle büyütmüş, köyde, şehirde tahsile sevk etmiş, ilim ve irfan aşılamıştı. Yetişen, mevkiini bulan halaskar oğlunu, o, Mustafa Kemal yapmıştı. Anasını ziyaretlerinin her birinde Atatürk onun mübarek elini büyük bir saygıyla öperdi. Sonra anasının karşısında o büyük adam küçülür Mustafa olurdu. Çankaya'da bu ana-oğul görüşmelerinin birinde şahit olduğum bir vaziyeti, kıymeti hudutsuz olan Bayan Zübeyde'nin faal zekasının bir numunesi olarak arz edeceğim. Atatürk, anasının elini öptü. Bayan Zübeyde oğluna elini uzatırken coşkun sevgisinin gözlerinde toplanan bütün ifadesiyle Atatürk'ü bağrına basmak istiyordu. Onu kucakladıktan sonra aziz Türk Milleti'ne eşsiz bir halaskar kahraman veren ana olmak itibariyle gururlanmalıydı. Fakat öyle olmadı, bahtiyarlığını gülen ve şirin yüzünden okurken o büyük Türk anası kolları arasında uzaklaşan ciğe...

Zübeyde Hanım

Zübeyde Hanım (1857, Selanik- Langaza - 14 Ocak 1923, İzmir), Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk'ün annesidir. Aslen Konya-Karamanlı'dir. O sadece vatan için yıllarını cephelerde geçiren Mustafa Kemal’in değil, Türk milletinin de annesiydi. 15 Ocak 2003 günü yitirdiğimiz Zübeyde Hanım’ın ailesi Anadolu’dan Rumeli’ye göç eden Türkmenler’dendi. Babası Sofuzade Sadullah Ağa, annesi ise Ayşe Hanım’dı. Selanik yakınlarındaki Langaza’da toprak işleri ile uğraşan bir ailenin kızı olarak 1857 yılında dünyaya gelmiş ve gençliği çiftlikte geçmişti. Annesi Molla Hanım, kendisi ise Zübeyde Molla olarak anılırdı. Ali Rıza Efendi ile evlendikten sonra ilk yıllarını Olimpos Dağı eteklerindeki Papazköprüsü denilen mevkide geçiren Zübeyde Hanım ve ailesi Selanik’teki pembe boyalı eve taşınacaklardı.Ad:  anne1.jpg Ali Rıza Efendi’nin Zineti Bostan denilen bir arsanın üzerine yaptırdığı bu evde Atatürk’ü dünyaya getirmişti. O günleri şöyle anlatıyordu: “Bahçe ...